Gurbette Öğrenci Olmak       


     Hayatta yaşayabilecek hedeflerimiz ulaşacağımız bir son varsa biz istesek de istemesek de      gurbetin o mahsum gülüşlerine mahkum kalırız.

     Gurbette örgenci olmak hayatımıza neler kazandırır? 

     Öncelikle tek başımıza kendi ayaklarımız üzerinde durmayı öğreniriz. Sonra bir aile sıcaklığının ne kadar değerli olduğunu, farlı farklı insanlar girer hayatınıza kimini istediğiniz kimini istemediğiniz halde...


 Biraz boşlukta olur insan istemeden her şeyin zorunu da kolayını da burada öğrenirsin. Bazen aç kalmayı parasız kalmayı istediğinizi alamamayı ama kısaca her şeyi öğrenirsin... Annenin yaptığı sıcak yoktur artık istediğin yemekler yoktur . Sözünün nazının geçtiği biri yoktur karşında… Bazen öyle sıcak çorbalar içersin bazen de buz gibi.


    Evde bir kardeşine sabredemezken 3-5 kişiyle uğraşırsın onların nazını çekmeyi bile göze alırsın bazen kelimeler düğümlenir boğazına sesini çıkaramazsın. İnsan ailesiyle kavga etmeyi özlermi işte özlüyor… Gece olduğunda uyursun üzerini hep açarsın sen annen iyi bilir gece belki odana 3-4 kez geldiği olur sen uyumuyorsan bile uyuma numarası yaparsın üzerini sessizce örtüp kapıdan mırıldana mırıldan çıkar’Deli çocuk yine üzerini açmış’der yavaşça çıkar odadan… ama gurbette üzerini açtığında evlat sabaha kadar o yatağın içinde titreye titreye uyursun gurbet böyledir mahsun  sabah olur alarm çalar 3-5  kez kapatıp uyursun sanki birileri okula giderken yalvaracakmış gibi ama öyle değil evlat çünkü biz gurbette kendi ayaklarımız üzerinde yaşamayı öğreniyoruz. Evde günlük belki çamaşır kirletirsin gider kirli sepetine atarsın gerisi umurun da bile olmaz ama gurbetteysen gerekirse elinde yıkarsın gerekirse bir giysiyi 3–5 gün giyersin. Ama alışıyor insan beklide gözünü açıp kapatıncaya kadar geçer zaman bu zorlukları yaşadığın halde mezun olurken ağlarsın gidesin gelmez. Her zorlukla beraber bir kolaylık vardır. unutma evlat seni iki şey anlatır:Hiçbir şeyin yokken gösterdiğin sabır ,Her şeyin  varken sergilediğin tavır… Bu durumlar seni asla başarısızlığa götürmesine izin verme çünkü Başarısız olanların tümü bilgisizlikten değil önüne gelen zorlukları yenemedikleri içindir…         

Yazar: Ebru ÖZBUCAK                                     


YİĞİDİN HARMAN OLDUĞU YER YOZGAT






Bozok yaylası olarak adlandırılan Yozgat ,doğası tabiat güzellikleri tarihi ,turistlik değerleri
ve kaplıcalarıyla gezilip görülmesi gereken en güzel illerimizden biridir.Bir Yozgatlı olarak
memleketimden çok memnunum ve iyi ki Yozgatlıyım. Benim Yozgatım  bir başkadır.
Yiğidin harman oduğu yerdir Yozgat.
Ben Yozgatın  Sarıkaya ilçesinde yasıyorum. Aslında Sarıkaya ilçesi Anadoluda ilk siyasi birliği kurmustur. Hitit işparratorluğunun kurulus alanı içerisine girmektedir.
Yozgat da yüksek öğretim veren Bozok Üniversitesi vardır.
Yozgat Türkiyenin 15. büyük ilidir. Yozgat da 14 ilçe vardır.Sarıkayanın 39 köyü vardır.

Yozgatın ekonomisi tarıma dayalıdır,hayvancılık çok önemlidir.
Yozgat'da çamlık Mesire Alanı,Kazankaya vadisi, Gelingülü barajı gibi gezilecek,eğlenilecek yerler vardır.
Sarıkaya Kaplıçalarıyla da ünlü bir ilçedir.18.000 nüfusu vardır.Sarıkaya da Romalılardan kalma taslarla örülü duvarlar kalıntılarına,kazılara sıkça rastlanır.
Yozgatın yöresel yemekleri, testi kebabı, Arabası , Madımak,ve Tas kebabıdır.

 Parmak Çörekte Yozgata özel bir ekmektir


Yazar: Medine DİNÇ

Öğrenci Yurtları Kullanım Klavuzu

         YASAKLAR
  • Bloklarda sigara icmek yasak.
  • Ketil kullanmak yasak.
  • Ocak kullanmak yasak.
  • Yurda giriş en son 23.00'dır.
           CEZALAR
  • Sigara icmenin cezası 100 TL dir.
  • Ketıl kullanmak ve ocak kullanmak bir kerede uyarı ikince defa tekrarlanırsa kınama üçüncü defa tekrarlanmasında ise disiplin ve yurttan atılmak olarak uygulanmaktadır.
İMKANLAR
  • 7/24 sıcak su ımkanı var.
  • 7/24 internet kullanabilirsin.
  • Herkesin kendine ait calışma masası bulunmaktadır.
  • Her oda 3er kişiliktir.
  • Her odada mini buzdolabı bulunmaktadır.
  • Yemekleri her gün çeşitli ve lezzetlidir.
ÖĞRENCİLERİN YURTDAKİ BULUŞLARI
  • Ketılla makarna yapmak,
  •  Ketılla yumurta kaynatmak (Yasak olduğu için yapmıyoruz ARKADAŞLAR!!)
  • Saç düzleştiricisi ile kıyafetlerini ütülemek.
  • Ütü ile saçlarını düzleştirmek.
  • Pet bardağı kültablası yerine kullanmak.
SOSYAL FAALİYETLER
  • Sinema salonunda her hafta isteğe bağlı film izleme imkanı bulunmaktadır.
  • Her hafta farklı bir konser verilmektedir.
  • Haftasonu kurslar düzenlenmektedir ve sertifika verilmektedir.
  • Belli aralıklarla Türkiyenin belli başlı yerlerıne gezi düzenlenmektedir.

Yazar: Rukiye TÜRKASLAN

Reşat Nuri Güntekin Biyografisi ve Akşam Güneşi Romanı Özeti

REŞAT NURİ GÜNTEKİN


·         25 Kasım 1889 yılında istanbulda doğmuştur.

·         İlk olarak Fransız öğretmeni olarak bursaya atanmış tır.

·         1931 yılında müfettiş olmuş ve tüm anadoluyu dolaşmıştır

·         1954 yılında emekli olmuştur. Kanser hastalığına yakalanıp Londraya tedavi olmaya gitmiş ve 7 aralık 1956 yılında londrada vefat etmiştir.

·         Toplam eserleri 100 civarındadır. 19 tanesi romandır ve 7 tanesi de hikaye kitabıdır.

·         Romanlarında ki insancıl havayı yaşadığı bu rahat ve özgür hayata bu hayatın sağladığı koşullara bağlayabilir.


ESERLERİ


ROMAN

·       Çalıkuşu

·       Gizli El

·       Dudaktan Kalbe

·       Akşam Güneşi

·       Yaprak Dökümü

·       Acımak

·       Yeşil gece

ÖYKÜ


·       Sönmüş Yıldızlar

·       Leyla ile Mecnun

·       Eski Ahbap

GEZİ  YAZISI


·       Anadolu Notları

AKŞAM GÜNEŞİ


Bu romanda Nazmi karakteri adındaki kişinin geçirdiği hastalıktan dolayı başından geçen olaylar ve aşkları anlatır. Nazmi küçük yaşta annesi ve babasını kaybetmiş Nazmi küçük yaşta itibaren amcası bakmıştır ve onun bütün ihtiyaçlarını karşılamıştır. Nazmi yerinde durmayan yaramaz bir çocuktu  hiperaktip biri olup nerde ne yapacağını bilmeyen biridir.nazmi kararsız biriydi ki  sürekli meslek değiştirirdi en sonunda subaylıkta  karar kıldı  amcası onu subay okuluna gönderdi  subaylık okulunda yaptığı hareketlerden dolayı ağır cezalar alır ama amcasından dolayı cezalardan kurtulur.bu yaramazlıklara rağmen çok zeki biri olduğu için okulunu bitirir çeşitli ülkelerde görev yapar.en son görev yaptığı yer Paris tir .Parisi çok sever çünkü nazmi eğlenmeyi hayatı dolu yaşamayı seven biridir.görev sırasında kuzeni Naciye nin eşi olan neyyir beyin vurulduğunu öğrenir izin alarak amcasının yanına çamlıca ya döner.Naciye bu olaydan etkilenir gün geçtikçe erir naciyenin kardeşi şükran bunu yiğeni jülideye ve ablasına yansıtmamak için elinden geleni yapar.Nazmi kötü günde yanlarında olur ama orda olmasının nedeni amcasının komşusu olan Nazan içindir. Nazan ile nazmi birbirlerinden hoşlanırlar ama birlikte olmazlar. Nazminin izni bittikten sonra Fransa ya gider yolda bazı nedenlerden dolayı durmak zorunda kalmış o sırada arkadaşı olan İbrahim ile karşılaşır onunla birlikte bazı olaylara karışır ve orda yaralanır İbrahim onu hastaneye götürür. Nazminin hastalığı bir tür romatizma hastalığıdır bu hastalık kalbini yorar  heyecan korku hareketliliği kaldıramaz bu hastalığından dolayı Nazandan vazgeçer  kuzeni şükranla evlenir. Şükranla evlendikten sonra hayatı düzene girer neyyir beyden bir mektup gelir şükrana mektup da yeğeni  jülideyi onlara emanet ettiğini söyler.Karşılamaya gittiklerinde hayal kırıklığına uğrarlar çünkü Jülidenin  karakteri değişip saygısız kimseyi takmayan biri olmuştur.nazmi Jülidenin hareketlerinden rahatsız olup ona sürekli laf söylerdi Jülide bundan dolayı nazmiyi sevmezdi ve bundan dolayı ikiside birbirlerinden nefret ederlerdi. Teyzesi bunu fark edince Jülideyi uyarır o da nazmiden özür diler. Nazmi bey ona karşı daha yumuşak davranmaya başlar onunla beraber  gezilere eğlencelere katılır. Bununla beraber jülidenin Nazmiye olan bakışları değişir ama nazmi ona kızı gözüyle bakar. jülide teyzesine ihanet ettiğini düşünüp intihar etmeye kalkar o sırada hissettiklerini bir mektupa yazar o mektup nazminin eline geçer onu olan duygularını öğrenir. jülideye hiç bir şey hissettirmez ama zamanla nazmide Jülidenin hislerine karşılık verir. jülide onu unutmak için başkasıyla evlenir ve nazmi yi unutur. Nazmi ise jülidenin yokluğuna dayanamayıp hastalığı ilerledi ve bir süre sonra hayatını kaybetti.

                                    KARAKTERLER




         KİTAP HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİM


Bu kitabı okurken bazen çok sevdiğimiz şeylerden vazgeçip istemediğimiz zamanda istemediğimiz şeyler yapabileceğimizi öğrendim. İnsanların duygularına yenik düştüğünü ve bunların hayatımıza bazen olumlu bazen olumsuz yön verdiğini öğrendim.

Yazar: Leyla Bayrak

Kutup Ayıları Neden Üşümez



Kutup ayıları kar fırtınanın kimi zaman 120-140 kilometre hıza ulaştığı,yılın 12 ayında karla ve buzlarla kaplı bir bölgede, son derece zor koşullarda yaşarlar.Ancak Rahman olan Allah onları bu zor koşullara dayanıklılık gösterecek şekilde yaratmıştır.

Kutup ayılarının derilerinin altında, 10 santimetre kalınlığında bir yağ tabakası vardır ve bu özellikleri  gerekli olan ısı yalıtımını sağlamak için yeterlidir.Bu sayede kutup ayılarının buzlu sularda saatte 10-11 km hızla, 2000 km uzağa kadar yüzerek gidebilirler.Peki tamamı karla kaplı bir yerde kutup ayıları besinlerini nereden bulacaklardır?Kutup ayıları en çok fokla beslenirler.Foklar ise buz ve kar  kalıplarının altında yaşarlar. Ama bu kutup ayılarının onlarını bulunmasında bir problem oluşmaz. 

Çünkü kutup ayılarının koku alma duyuları  öylesine keskindir ki, 1.5 metre kalınlığındaki kar tabakasının altındaki bir fokun kokusunu bile rahatlıkça algılayabilirler.
  
Bu özelliklerin tümü Allah’ın canlılar üzerindeki rahmetinin delillerinden yalnızca birkaç tanesiydi.

Yazar: İrem GÜR

ORDUNUN TURİSTİK YERLERİ


1.ORDUNUN DERELERİ:



→ Değirmenler, dereler ve akarsular sayesinde vardır. Ordunun dere kenarlarında da değirmenlere rastlamak mümkündür.Yeşilliklerle kaplı hoş ve goz alıcı bır yerdır buralara gelipte eşşiz manzaralar içerisinde hem piknik yapma fırsatı hemde hoş ve güzel anıları kareleyebilirsiniz.
2.ORDUNUN YAYLALARI:



→ Çarşamba yaylası
→ Keyfalan yaylası
→ Perşembe yaylası
→ Argın yaylası
Korgan yaylası
3.YASONBURNU YARIMADASI:
→Yason burnu Ordu perşembe ilçesine bağlı çaytepe köyündedir.

4.BOZTEPE:
Teleferiği ile meşhurdur.Gecesi ayrı gündüzü ayrı bi güzeldir.büyüleyücü bir manzaraya sahiptir.
5.OSMAN PAŞA ŞADIRVANI:
Ordunun meydanında bulunmaktadır ve gorsellik olarak zenginleştiriyor.
6.BOLAMAN KALESİ:
Ordunun fatsa ilçesinde bulunmaktatır.Kalemiz halka açık degildir. Sadece gorsellik katmaktadır baktıgımızda 1900 lü yıllara goturebilecek bir karedir.
7.GÖLKÖY KALESİ:
Ordunun gölköy ilçesinde bulunmaktadır.
8.ÜNYE KALESİ:
Gezilip görulmesi gereken biryerdir.KARADENİZİN İNCİSİ diye tabir edilen ve yeşilliklerle bizi resmen büyülemekte olan biryerdir.
9.ULUGÖL:
Etrafı yeşıllıklerle buyulu bir goldur.

10.ASARKAYA KENT ORMANI:
Ordu nun unye ilçesınde yer almaktadır. Spor yapabilecegin piknik yapabilecegin ve daha birsuru altarnatıfleri bize saglayan guzıde bır yerdir.



HAZIRLAYAN: GÖZDE DEMİR



SOKAK HAYVANLARI




Sahipsiz sokak hayvanlarının yaşam hakkı ne demektir.

a.  sahipsız yada güçten düşmüş hayvanların  3285 sayılı hayvan sağlığı zabıtası kanununda ön görülen durumlar dışında öldürülmeleri yasaktır.
b. Bir hayvana çarpan ve ona zarar veren sürücü onu en yakın veteriner hekim yada tedavi ünitesine götürmek veya götürülmesini sağlamak zorundadır.
c.    Güçten düşmüş hayvanlar ticari ve gösteri amaçlı veya herhangi bir şekilde binicilik veya taşımacılık amacıyla çalıştırılamaz.

d.Hayvanlara cinsel ilşlide bulunmamak ve işkence yapmamak.
e.Kesim icin yetiştirilmiş hayvanar dışındakı hayvanları ödül  ikramiye ya da prim olarak dagıtmak.
f.Hayvanlara zor kullanarak yaralamak veya ölüme terk etmek.

 


Belediyeler sokaktan alınan hayvanları sahiplenmedikleri takdirde  yine aldıkları noktaya bırakmaları ve bu hayvanların beslenmeleri için besleme odakları kurmakla yükümlüdürler.

 Bu nedenle hayvanları toplatıp kurtulurum düşüncesi dogru değildir.Bakıma muhtaç hayvanlara barınak günlük yiyecek ve bakımlarını sağlamak zorundadır sonuçta onlarda bir çanlıdır. Onları sahiplenmek korumak tum insanlığın görevidir.
Bir cok sokak hayvanı bu tür davranışlardan dolayı ölüme terk edilmiştir.5199 sayılı Hayvanları koruma Kanununun amaçı şöyle ifade edilmiştir.Bu kanunun amaçı hayvanların rahat yaşamalarını  ve hayvanlara  iyi ve uygun muamele  dilmesini temin etmek hayvanların acı ,ızdırap ve eziyet cekmelerine karşı en iyi şekilde  korunmalarnı hertürlü mağduriyetlerinin önlenmesini saglamaktır.Ayrca,sokak hayvanlarının beslenmesi ile ilgilenen gönülleri engellemek de kanuna aykırı bir eylemdir.Hayvanları koruma yasası şahsi düşüncelere göre değil yasal zorunluluklar çerçevesinde uygulanmaktadır.Ailelerin yaşam kültürleri farklı oldugu gibi sokak hayvanları ile ilgili bakış açısı,beklentilri farklıdır.



Zamanında eğitip evcilleştirdiğimiz  genleriyle oynayarak türlü ırklar yarattığımız  sokak hayvanlarımızı betonlarla kapladığımız şehirlere hapsettik.Ekolojik dengeyi bozan tek ırk insanoğludur. Başımıza bir dert geldiğinde , deprem olduğunda eğitilmiş köpekleri insanların canını kurtarmak için kullanırız,uyuşturucu yada mayın bulmak için kullanırız,evimizi korusun diye kapımıza köpekleri bağlarız, bir eşyamız olduğunda taşıması için atları kullanırız.Ancak sokağımızdaki hayvanlara  tahammül edemeyiz.        

 Sokak hayvanlarına her zaman sahip çıkmamız gerekir.onları ölüme terk etmek yerine onları korumamız gerekir.

 İnsanların acımasız davranışlarının cevredeki hayvanlara verdiği zarar.

Hayvanları koruyalım sevgimizi coğaltalım…

Yazar: Hacer ÇEKİCİ